YÖNETMELİK, KONTROLLER VE DEĞERLENDİRMELER

2015.07. ASANSÖR PERİYODİK KONTROLLERİ Asansör vizyon

ASANSÖR PERİYODİK KONTROLLERİ

Asansör periyodik kontrollerine ilk başladığımız 1996 yılından bu yana on dokuz yıl geçmiş. Önümüzdeki sene yirminci yılını kutlayacağız. Kontrollere ilk başlanılan yıllardan bu günlere kadar çok şey değişti ve çok gelişme kaydedildi. Artık ilk günlere göre çok daha fazla veri ve sonuç bilgisine sahibiz. Nümerik bilgi verileri yanında, toplumsal davranış ve tepkiler konusunda da çok tecrübeler edinmiş durumdayız. Başlangıçtaki bakış açısı ile şimdiki bakış açımızda aynı değil tabi ki. Bakış açılarımız değişmiş olmasına rağmen bazı noktalarda eski davranış alışkanlıklarımızı değiştiremememiz, zaman zaman sıkıntılara yol açıyor. Bugünkü çalışmaların daha iyi olabilmesi için geçmiş ile ilgili bir değerlendirme yapmanın faydalı olabileceğini düşündüm. Bu şimdiki çalışmalarda karşılaştığımız bazı problemlerin çözümüne yardımcı olabilir diye düşünüyorum. Bu yazıdaki düşünceler tamamen kendi düşüncelerimdir.

PERİYODİK KONTROL FORMLARININ OLUŞTURULMASI

Bu çalışmalara ilk başladığımız 1996 yılında, oluşturulan bir kontrol formu ile sektörde fiilen çalışmış, asansörden anlayan tecrübeli mühendis arkadaşlarımızın yanına genç mühendisleri vererek kontrol faaliyetine başladık. İlk denetimler yapıldı ve raporlar tutulmaya başladı. Usta diye tabir ettiğimiz tecrübeli arkadaşlarımız yıllarca sektörde çalışmış ve asansörü iyi tanıyan kişiler olmasına rağmen, gelen raporlarda bir süre sonra farklılıklar olduğunu, bazı ekiplerin bazı konuları öne çıkardığını, başka ekibin başka bir konu üzerinde durduğunu gördük. Üstelik raporlara itirazlar gelmeye başladığında, standart maddeleri konusunda kontrol formunun çokta açık olmadığını fark ettik. En basit noktalarda bile uygulamacılarla büyük tartışmalar çıkabiliyordu. Bunun üzerine EMO ve MMO İzmir Şubeleri Asansör Komisyonları tekrar toplanıp, formu yeniden gözden geçirdi.  1998 yılında bugün hala kontrollere temel oluşturan kontrol formu uzun tartışmalardan ve değerlendirmelerden sonra ortaya çıktı. O dönemde ilk çıkardığımız dersleri bence şöyle sıralayabiliriz.

  1. Kontrol formu bir temele oturmalıdır. Belirlenen amaca göre, bir standart temelinde kriterleri açık şekilde tanımlanmış olmalıdır. Sadece ne olması gerektiğini standart maddesine göre yazmak yetmez. Ne olmaması ve nasıl olursa uygun olabileceği konusunda da yeterli açıklama veya eğitim gerekir. Konu kişisel karar verilecek durumdan çıkarılıp objektif şartlara oturtulmalıdır. Sahada o kadar çok çeşitlilik varken, verilecek kararlarda eşitlikçi olabilmenin yolu, kontrol kriterlerlerinin standart ile ilişkilerini daha iyi anlaşılacak ve uygulanacak şekilde yazılı yayınlamaktan geçmektedir. Raporları yazanlarda denetçiler kadar yetkin olmalı ve anlaşılır ifadeler kullanmalıdırlar.
  2.  Kriterler yazılı olmalı ve bütün taraflara dağıtılmalı, yapılacak eğitimlerde asansör uygulayıcılarına yönelik ayrı programlar hazırlanmalıdır. Bir konuda denetçinin ne yapacağını bilmesi yeterli olmaz, revizyonu yapacak kişinin de nasıl yapacağını, kendinden ne istendiğini bilmesi gerekir. Doğru olarak ustasından gördüğünü bilen uygulayıcının bilgisinin, denetim kriterleri ile aynı bakış açısında olmadığı sürece, yapılan denetim ve düzeltmelerde bir sonuç almak mümkün olmamaktadır.  Üstelik bu durum karşılıklı sürtüşme ve hoşnutsuzluk yaratmaktadır. Sonuçta bu alan bir sektördür ve birçok insan bu alandan geçimini sağlamaktadır. Ürün güvenliğini sağlamak kadar sektör mensuplarının durumunu da dikkate almak gerekir. Çalakalem işin içine dalıp dikkatsizce her şeyi alt üst etmek de doğru bir davranış değildir.
  3. Denetçi asansör konusunda ne kadar tecrübeli olursa olsun, kontrol eğitimi ayrı bir olaydır ve denetçiler sıkı bir denetim eğitiminden geçirilmelidir. Eski bilgilerden gelen yanlış anlayışlar düzeltilmeli, asansörcü düşüncesi bir tarafa bırakılıp denetçi düşüncesi kişilere verilmelidir. Kontrole giden kişilerin arıza, bakım, asansörün genel yapısı konusunda yorum yapması, bakım veya firma önerisinde bulunmaları önlenmeli, sadece kontrol yapmakla yükümlü oldukları kural olarak geçerli kılınmalıdır. Kontrolcülerin görevi sektörü veya gittiği asansörü düzeltmek değildir, sadece gittikleri asansörü kontrol edip rapor yazmakla yükümlüdürler. Bunu yaparken de bütün asansörleri aynı gözlerle görebilmeleri sağlanmalıdır.
  4. Bir kontrol elemanının yetişmesi ve doğru rapor yazabilmesi zaman almaktadır. Bir-iki yıl gibi bir zaman sonra ancak yazılan raporlar kabul edilebilecek duruma gelmektedir. Bu süre zarfında yetiştirilecek kontrol elemanları Usta Denetçiler nezaretinde kontrollere çıkmalı, usta denetçinin onayından sonra, kontrolcü olarak kabul edilmelidir. Teorik eğitimler sadece bir temel verebilir ama yetişme muhakkak, sahada zaman içinde tecrübe ile olmalıdır. Yetişmemiş kişilerin denetim yetkilisi olması ve raporlama yapması ise yarardan çok zarar getirebilmekte, gereksiz mali külfetler oluşturabilmektedir. Üstelik işin ciddiyeti ve inanılırlığı konusunda verilen hasar çok büyük olmaktadır. Unutmayalım ki yazılan raporlar sadece yöneticilerin değil birçok asansör firmasının da elinde dolaşmaktadır.
  5. Denetimi yapılmayan bir kontrol faaliyeti bir süre sonra kişiselleşmeye başlayabilir. Denetçilerin denetimi muhakkak yapılmalı, eğitim ve uygulama seviyeleri sürekli gözetim altında tutulmalıdır. Denetlenmeyen bir denetçi sistemi bir müddet sonra amacını aşan bir uygulama haline gelebilmekte, fevri davranışlar artabilmektedir. “Ben öyle istiyorum”, “Bana göre böyle olması gerekir” türünden emir veren ifadelerle kimse denetim yapma hakkına sahip olmamalıdır. Eğer denetleme olmazsa, bir meslek hastalığı olarak kişilerin kendilerini Devlet Denetleme Kurulu üyesi gibi görüp, önüne gelene şartlar koşmaya başlaması kaçınılmaz olmaktadır. Asansör kullanıcıları kadar hukuki asansör firmaları da korunmak zorundadır. Amaç, ürünleri güvenli hale getirmek ve sektörü ayağa kaldırmaktır, yerle bir etmek değildir.

Bu düşünceler ışığında o dönemki ortak asansör komisyonunda periyodik kontrol formu yeniden düzenlendi. Kontrol Formu sırası bir denetçinin en az hata ile güvenli ve doğru bir denetim yapabileceği sıraya kondu. Düzenleme kriterleri yazılı hale getirildi. Bu kriterler neredeyse Türkiye’nin bütün büyük şehirlerinde hem denetçilere hem de asansörcülere anlatıldı, eğitimler yapıldı. Denetçiler on beş günlük eğitimlerden geçirilip daha sonra bir aylık staj dönemine tabii tutuldular. Ancak bu staj dönemini bitirip onay alanlar usta eğitmenlerin yanına verildi ve bir yıl sonra usta kabul edildiler. Bende dâhil olmak üzere bütün usta denetçiler ayrıca denetime tabii tutuldu, birbirimizi kontrol ettik, itiraz olan bütün kontrollere başka ekip gönderilip tekrar kontrol yapıldı. Birçok kontrolcü kurallara uymadığı için işten uzaklaştırıldı. Görülen eksiklikler olursa eğitimlerle açıklar kapatılmaya çalışıldı, eğitimler asansörcülere de açık hale getirildi. Bu düzeltmelerden sonra tarafların kabul ettiği, başarılı ve uzun süren bir denetim süreci başlamış oldu. Emeği geçen bütün arkadaşlarımıza teşekkür ederiz. Başka türlü başarıya ulaşmak mümkün olmazdı.

PERİYODİK KONTROL SIKLIĞI

Bu çalışmalar başladığında İzmir İlçe Belediyeleri ile kontrol anlaşmaları yapılıyordu. Bir yıl Bornova, diğer yıl Karşıyaka, Daha sonra Buca, Konak gibi. İlçelerin sıra ile yıl yıl kontrol edilmesi başlangıçta fark etmediğimiz bir olumluluk oluşturmuş, bunu daha sonra fark ettik. Bir kontrol sürecinin bitmesi zaman almaktadır. Asansör tespitinin yapılması ve kontrole gidilmesi ardından yönetimin raporu alması zaman alır. Şimdiki uygulamada asansörcüde kontrole katıldığı için bu süreç daha uzun zaman almaktadır. Daha sonra raporun asansör firmasına iletilmesi ve durumun yönetimce anlaşılması gerekmektedir. Sonra yönetici fiyat almaya başlar ve değişik firmalardan tespit ve teklif toplanır. Bu süreç en az iki-üç ay almaktadır. Rakamlar belli olunca para toplama işi başlar ve asansör firmasından gün istenir. En iyi şartlarda firmanın apartmana gün vermesi iki aydır ve işin yapılması, eksiksiz teslimiyle beraber üç ayı bulur (bu süre günümüzde çok daha uzun zaman almaktadır). İşlerin bitiminde, yönetici işini bitirdiğini Denetçi Kuruluşa bildirir, onlarda bir ay zarfında denetime gelirler. Kontrolde iki üç küçük eksiklik bulunur, bunlarında yapılması ve tekrar kontrol edilmesi, eksiksiz raporunun alınması bir-iki ayı daha bulabilmektedir. Yani biraz eskice bir apartmanın yeşil etiket alabilmesi zahmetli ve uzunca bir maratondur. Ortalama yedi-sekiz ay gibi bir zaman alabilmektedir. Son dönemde bu süreç daha da uzamış durumdadır.

Süreç içinde bizler neredeyse her yıl başka bir ilçeyi kontrol ettiğimiz için, asansör kontrolündeki bu zaman dilimi problem yaratan bir süre değildi. Ancak kontroller kabul görüp yaygınlaşınca, aynı ilçeyi ara vermeden ikinci yılda kontrole başladık, o zaman problem ortaya çıktı. Sekiz dokuz ay uğraşıp yeşil alan yöneticinin üç ay sonra gidip asansörüne başka denetçi tarafından kırmızı etiket yapıştırılınca büyük problemler yaşandı. İlk denetimde görülmeyen küçük bir eksik veya yorum farkıyla yanlış kabul edilen bir uygulama sonucu, asansöre tekrar yapıştırılacak bir kırmızı etiket, yöneticiyi ve asansör firmasını hem kendi aralarında, hem de denetime karşı çileden çıkarmak için yeterli bir durumdur.  Bu uygulamaya devam edilmesi durumunda, uygulama inanılırlığını yitirmekte, rapor alma oranı hızla düşmekte ve kontrolün tarafları denetime karşı tutum almaya başlamaktadır. Bu durum bizim kontrollerimizde yaşanmış gerçek bir olaydır. Üstelik bence de bu durumda haklı olan apartman ve asansör firmasıdır. Bizim yaptığımız türden bir denetim ve yenileme işleminde her yıl denetim ağır bir uygulama olmaktadır. Uygulamanın uzun süreli ve tarafların desteklediği bir çalışma olabilmesi için problemin dikkate alınması gerekir diye düşünüyorum.

KONTROL KRİTERLERİNİN YORUMLANMASI

Başlangıçta Ortak Asansör Komisyonu, kontrol formunu oluştururken yıldızlı madde uygulamasını gündeme getirmişti. Bu gün kırmızılı maddeler olarak bilinen maddelerde madde numarası üzerinde (*) işaret olması, bu maddeleri yıldızlı madde yapmıştı. Neyin yıldızlı madde olduğu uzun tartışmalarla belirlenmişti. O dönem bizim yararlanabileceğimiz TS EN 81-80 standardı yoktu. Komisyonda genel felsefe olarak, bizim TS 10922 1993 standardı olarak isimlendirdiğimiz (EN 81-1 1985) standardına uygun olmayan asansörlerin eksikliklerinin tamamlanarak modernize edilmesi ve eksikliklerinin giderilmesi hedeflenmişti. Aslında bayağı ciddi bir yenileme söz konusuydu ve uzun yıllar bu uygulama bu haliyle devam etti. SNELL olarak bilinen modernizasyon hedefleri bu çalışmanın yanında daha az kapsamlı kalır, çünkü bu denetimlerde asansör kontrol formunun nerdeyse altmışa yakın maddesi yıldızlı maddeydi ve hangi yıl, hangi standarda göre yapıldığına bakılmaksın asansörde komple bir yenileme isteniyordu. Ama sekiz ay, ama bir yıl sonunda da asansör komple TS 10922 standardına uygun hale getiriliyordu.  Sadece asansör kabin kapısı konusunda Nisan 1996 dan sonra ruhsat almış binalarda kapı şartı aranıyordu. Bence eksik kalan tek nokta da orasıdır.

Bugün bakış açımız biraz daha değişik. Bu konuda yol gösterici kabul edeceğimiz bir TS EN 81-80 standardımız var. Doğal olarak daha önce yapıldığı gibi komple bir yenilemenin yerine, zorunlu olan komponentlere öncelik veren bir yaklaşım var. Asansörde nelerin öncelikli olduğuna Avrupa’da yaşanan kazalara bakarak karar vermişler. Yani sübjektif risk anlayışından çok, objektif verilere dayanarak bir değerlendirme yapılmış. Bu yaklaşım bence de daha doğru bir yaklaşım. Muhakkak ki bir asansör eğer çalışacaksa en güvenli şekilde çalışmalıdır, kimsenin buna itiraz etmesi beklenemez ama gerçekleştirilebilme durumu da dikkate alınmalıdır.

  1. Eski kontrollerde temel alınan standart TS 10922 idi. Asansörlerin bu standarda uygun hale getirilmesi çok büyük bir yük değildi. Hem kat hassasiyeti hem de frenleme sistemleri olarak istenenler büyük değişiklikler gerektirmeden yapılabiliyordu.
  2. Avrupa Konsülünün kabul ettiği 95/216 AT sayılı tebliğde asansör modernizasyonunda alt uygulama sınırı olarak bizde TS 10922 olarak bilinen EN 81-1 1985 standardının iyi bir uygulama kriteri olacağı belirtilmişti. Ancak şu anki uygulamada modernizasyon şartları değişti. Eksiklikleri artık basitçe karşılamak çok mümkün değil. Kapsamlı, büyük revizyonlar gerekebiliyor. (yazıyı sona ek olarak koydum)
  3. 2006 Asansör Sempozyumunda kontrol formu maddeleri ile TS EN 81-80 standardının yaklaşımını inceleyen bir bildiri yayınlamıştım. Kontrol formu maddeleri standardın çok riskli ve normal riskli olarak gördüğü elli yedi maddeyle uyuşuyordu. Aradaki fark, kontrol formu bunların tamamının hemen düzeltilmesini istiyor, standart ise on yedi maddeyi acilen sonraki yirmi maddeyi kısa sürede, diğerlerini ise uzunca bir zaman içinde yapılmasını kabul ediyordu.

Öyleyse eskiden olduğu gibi bir yıldızlı madde yaklaşımı doğru olmayabilir. Üstelik bu kadar çok kırmızılı madde ile yapılan denetimlerde asansörler haklı olarak çok kötü çıkıyor. Şunu iddia edebilirim ki bizim asansörlerimiz Yunanistan, İtalya ve İspanyadaki asansörlerden kat be kat iyi durumda. Ama verilere baktığınızda güvenlik olarak yerlerde sürünüyoruz. Peki, aynı denetim kriterleri ile bırakın Güney Avrupa’yı, Kuzey Avrupa’da denetim yapsak sonuç nasıl çıkar acaba. Altmış küsur yıldızlı maddeden muhakkak yakalanacakları bir madde olacaktır ve sonuç olarak eminim ki kırmızı oranı bizden çok farklı çıkmaz. Çünkü bizdeki kontrollerde Avrupa menşeli iyi diye bilinen birçok asansör de kırmızı etiket almaktan kurtulamadı. Bu kadar çok kırmızılı madde içinden asansörde muhakkak bir eksik çıkacaktır. Orada da aynısının olacağı ve kırmızı oranının çok yüksek çıkacağı açıktır. Bu konuda EN 81-80 yaklaşımını kabul etmek daha doğru bir yaklaşım olabilir. Ben asansörlerimizin durumunun o kadar da kötü olduğunu düşünmüyorum. (Çok da iyi olduğunu söylemiyorum tabii, ama o kadar da kötü değil)

Bu konuda, bundan birkaç yıl önce Bolu’da Teknik Komite Toplantısı yapıldı ve çok değerli birçok arkadaşımız bu toplantıya katılarak iki gün boyunca konuyu tartıştı. Aradan epey zaman geçti ama sonunda yanılmıyorsam şöyle bir yaklaşım oluşturmuştuk. Eğer yanılıyorsam da en azından ben böyle savunmuştum.

  1. Bir asansörün hemen kapatılması için CE işareti zorunlu olan 6 güvenlik komponentinde eksiklik olması (fren, regülatör, tampon, vb.) veya asansörde bir arıza olması durumunda asansörde kalan kişinin kurtarılamayacak veya kurtarma işleminin çok riskli olacağı halde (kurtarma mekanizması, etek saçı, makine dairesi ulaşım, vb.) olması gerekir. Bu asansörün kullanılması sakıncalıdır, hemen kapatılmalıdır. Eksikleri giderilmelidir.
  2. TS EN 81-80 standardının elzem gördüğü en riski birinci gurup (on yedi madde) altı ay içinde yaptırılmalıdır. Bu maddeler Standartta tanımlanmıştır. Avrupa’da SNELL uygulayan birçok ülke zaten ilk olarak bunu hedeflemektedir. Benim önerim bu sürenin bir yıl olmasıdır.
  3. İkinci gurupta yer alan diğer riskli kırk madde iki yıl içinde yaptırılmalıdır. Avrupa’da birçok ülke bunun için beş yıl süre vermiştir.
  4. Az riskli olan son on beş madde büyük bir modernizasyon yapıldığında yapılabilir.
  5. Asansörün seyir mesafesi, beyan yükü ve hızı değişmesi durumunda modernizasyon yeni yönetmelik şartlarını sağlamalıdır.

Eğer asansöre kırmızı etiket koyacak ve kapatacak şartlar olarak birinci maddedeki şartları koyarsanız, ikinci madde sarı, üçüncü madde mavi olursa, birden bizim asansörlerimizde kabul edilebilir risk seviyelerine gelecektir. Bu anlamda Bolu Toplantısı iyi bir çalışma olmuştu, tarafların onayını alan verimli sonuçlar ortaya koymuştu. Uygulayabilseydik çok faydalı olabilirdi diye düşünüyorum. Zaten yaptığımız uygulama kendi kuralları içinde bir SNELL olup, bunu ayrıca şekillendirmek gerekmez diye dillendirmiştim, hala aynı düşüncedeyim. Her ülke kendi uygulamasını ve yöntemini belirliyor. Bizim yöntemimizde böyle olabilir diye düşünüyorum.

YÖNETMELİKTE TANIMLANMASI GEREKEN YETKİ SINIRLARI

Asansör İşletme Yönetmeliğinde tam tanımlanmadığı için devamlı sorun yaratan konulardan biriside, Belediyelerin neyi kontrol etmesi gerektiğinin tam açıklanmaması olduğunu düşünüyorum. Bir asansörün iki ayrı kontrolü yapılmalı. Bunlardan bir tanesi, yapılan asansörün bina gereklerini sağlayıp sağlamadığı ve bina uyumunun yeterli olup olmadığıdır. Bu kontrol içinde;

  1. Bina ihtiyacını karşılayacak şekilde trafik hesabına uygun sayı, kapasite ve hızda asansörün yapıldığı,
  2. Kuyu dibi ve üstü, makine dairesi giriş, alan ve yüksekliğinin projeye uygunluğu,
  3. Beton sağlamlığı ve beton bağlantılarının yeterliliği,
  4. Kat kapıları sahanlık ve aydınlatmaları,
  5. Topraklama ve kolon hattı,
  6. Engelli ulaşımına uygun yapılaşma,
  7. Havalandırma ve duman bacaları, yangın yönetmeliği şartları gibi,

 İmar Kanunu gerekleri Belediyelerce kontrol edilmeli ve muhatabı da Yapı Denetim Kuruluşu olmalıdır. Projesine uygun yapılmayan veya yanlış projeye göre yapılan bir binanın düzeltme işlemi asansörcüye ait olmamalıdır.  Bu asansörcünün yetki alanı içinde olan bir konu değildir. Sorunu çözecek olan Yapı Denetim Kuruluşu olmalıdır. Makine dairesi yüksekliğini uygun yapmayan yüklenici, kontrol etmeyen yapı denetim, projeye onay veren belediye, yanlışı düzeltmesi istenen asansörcü uygulamasında bir yanlışlık olduğu açıktır.

Yeni yönetmelikte istenen ilk periyodik kontrol ise Muayene kuruluşlarınca yapılacak teknik bir kontrol olacaktır tabi ki. Ama her iki kontrolün sınırları iyi tanımlanmalı ve yetki kargaşası içinde asansör herkesin kendine göre kontrol ettiği bir ürün olmaktan çıkarılmalıdır. Şu an Yapı Denetim ayrı, Belediye ayrı, Muayene kuruluşu ayrıca denetliyor ve herkes kendi bilgisine göre bir şeyler istiyor. İşin içinden çıkmak neredeyse mümkün değil. Bazen birisinin istediğini ötekisi söktürüyor. Sökülene diğeri gelip kızıyor. Yetki sınırlarını ve kontrol maddelerini tanımlamak bu sorunu çözer sanıyorum. Yoksa bu kargaşa asansör firmalarını epey zorlayacak gibi duruyor, kimin neyi kontrol ettiği biraz karışmış durumda. Belediye teknik olarak fren testi yapmaya çalışıyor, muayene kuruluşu makine dairesi kapısının düzeltilmesini asansörcüden istiyor.

SONUÇ

Uzunca bir zaman sonra Periyodik Kontroller, birçok kişinin gayretli çalışmalarıyla oldukça iyi bir noktaya gelmiş bulunmaktadır. Son dönemde Bakanlığın katkı ve çabalarını özellikle belirtmek gerekir. Eksikliklerin giderilmesiyle çok daha iyi yerlere varılacağına inanıyorum. Burada sadece tekrar ısrarla bir nokta üzerinde durmak istiyorum. “Periyodik kontrollerin her yıl yapılması bu dönemde çok doğru bir yaklaşım değildir”. En azından şimdilik. Bu konudaki düşüncelerimi aşağıdaki gibi sıralayabilirim.

  1. Şu an Muayene Kuruluşlarında bu kadar işin altından kalkacak tecrübeli personel yok. Birçok kontrol personelinin yeterliliği tartışılır. İş yetiştirebilmek için hızlı çalışıyorlar, yazılan raporlarda bariz hatalar olabiliyor, takip denetimleri yeterli sıklıkta yapılamayabiliyor. Bir süreliğine biraz daha rahat çalışma şartları oluşturulabilir. Bu kuruluşlara personel yetiştirme ve işte uzmanlaşma için zaman ve destek sağlanmalıdır. Periyodik Kontrol Anlaşmaların ikişer senelik yapılması bu firmalara biraz daha güven ve çalışma ortamı sağlayacaktır.
  2. Asansör firmalarının personel yapılanmaları bu kadar işin alından kalkabilecek durumda değil. Şu an teknik personeli en iyi olan firmalar bile neredeyse dört beş ay sonraya gün veriyorlar. Bu kadar işin bolluğunda herkes firmalardan ayrılıp kendi firmalarını kurma peşinde. Çoğunluğu yetersiz teknik yapıya sahip bu firmaların yaptıkları işlerde sadece teftiş geçirmek için yapılıyor, yapılan masrafların çoğu boşa gidecek.
  3. İşten ayrılıp götürücü olmaların artması sonucunda, firmalarda neredeyse personel kalmadı, işler arttıkça firma yapıları zayıflamaya başladı. Herkes patron olunca çalışacak adam eksikliği çekiliyor. Birkaç denetime gittim, şekil olarak geçerli ama keşke düzeltmeseydiniz diyesim geldi. İş kalitesi çok aşağılarda kalmaya başladı. Son dönemde yapılan işleri modernizasyon olarak görmek, kabul etmek oldukça zor.
  4. Her piyasaya çıkan iş almak için öylesine fiyatları kırıyor ki, işler arttıkça fiyatlar aşağı iniyor. Ortada bir yoğunluk var ama bunun gerçekten hedeflenen şey olduğundan emin değilim. Gittikçe zor rekabet şartları oluşmaya başladı, karlılık düştükçe imalat kalitesi de düşüyor. Bu sektörümüzü görmek istediğimiz yer değil.
  5. Yedi sekiz ay uğraşıp zorla yeşil etiket alan yöneticinin karşısına üç ay sonra dikilip yeniden kırmızı etiket yapıştırmak, işin ciddiyeti ve inanılırlığını azaltmaya başladı. Özellikle son dönemde Muayene kuruluşu değişiklikleri, denetçi personel istihdamının sürekli olmaması, uygulamada çok farklılıkların oluşmasına sebep oluyor. Aynı asansörü farklı kişilerce aynı şekilde raporlamak imkânsız. Yeşilden sonra ikinci yeşili alan neredeyse yok denecek kadar az.
  6. Hele yeni yönetmelik de söz edilen, asansörün kırmızıdan kapatılması durumunda bir ayda düzeltilerek açılması, sarı etiketten kaynaklanan eksikliklerin iki ayda tamamlanması gibi bir uygulama hiç mümkün değil gibime geliyor. Bu uygulama işleri daha da sıkışık bir hale getireceği gibi, uygulama şansınında olabileceğini düşünmüyorum. Asansör firmalarına rahatça iş yapabilecek zamanı tanımak lazım. Yoksa işler gittikçe daha da uydur kaydır olmaya başlayacak. Hedeflenen noktadan geriye doğru gitmeye başlayacak. Bir yandan firma hukuku düzeltilmeye çalışırken, diğer taraftan kaçağa zemin hazırlayacak bir uygulamayı zorlamak, istenmeyen sonuçlar doğurabilir.

Aslında bu yazı yeni yönetmelik taslağına tarafımca bir öneri olarak hazırlanmış ve yayın için gönderilmişti. Ancak yazı daha yayına girmeden yönetmelik çıkınca bazı noktalarda konuşmak için geç kalmış bir çalışma gibi oldu. Gene de sıkıntı yaşanan konuların konuşulmasında bu sefer için olmasa da, bir başka çalışma için yarar olabilir. Küçük bir iki düzeltme yaparak yazıyı yayınlamanın faydalı olacağını düşündüm, en azından maddelerin risk sıralamasında bir yararı olabilirse onu da bir kazanç olarak görürüm. Üstelik ileride bazı problemler açığa çıktığında tebliğlerle de düzeltme şansımız olabilir. Aşağıya periyodik kontrollerde alt sınır olarak TS 10922 (EN 81-1 1985) standardının alınmasının iyi uygulama olduğunu belirten Avrupa Komisyonu yazısını koydum. Hiç olmazsa TS 863 e göre denetim yapmaktan vazgeçmemiz gerekir.

Çok daha yaygın, sakin, programlı periyodik kontrollerin yapılması dileğiyle.

Saygılarımla.

Serdar Tavaslıoğlu

Elk. Müh.

European standards FOR existing lifts: REFERENCES

 The preliminary remark to the Annex of Commission recommendation 95/216/EC indicates that the following European standards may be applied, whenever possible, in order to obtain numerical values relating, in particular, to dimensions, tolerances, speeds or acceleration rates:

– EN 81-1:1985 – Safety rules for the construction and installation of lifts and service lifts – Part 1: Electric lifts.
– EN 81-2:1987 – Safety rules for the construction and installation of lifts and service lifts – Part 2: Hydraulic lifts.

            The following European standard provides a guideline for national authorities, lift owners, lift inspection bodies and maintenance companies for improving the safety of existing lifts, with the aim of bringing the safety of all existing passenger and goods-passenger lifts progressively towards today’s state-of-the-art for safety. The standard categorises hazards on the basis of a risk assessment, lists the high, medium and low risks and provides the corrective actions which can be applied progressively and selectively to eliminate the risks. It enables each lift to be audited and the safety measures to be identified and implemented in a step-by-step fashion, according to the frequency and severity of any single risk.

– EN 81-80:2003 – Safety rules for the construction and installation of lifts – Existing lifts – Part 80: Rules for the improvement of safety of existing passengers and good passenger lifts.

Bir yanıt yazın