YÖNETMELİK, KONTROLLER VE DEĞERLENDİRMELER

2004.09. 15 AĞUSTOS GELECEK DERKEN GELDİ Asansör Dünyası

15 AĞUSTOS

GELECEK, GELİYOR, DERKEN GELDİ.

Asansör Dünyası Mart 2004 Sayı 58 de yazdığım “Ağustos Yaklaşırken” adlı yazının genel bir değerlendirmesini yapmanın yararlı olacağını düşündüm. Bu yazıyı yazarken daha Ağustos 2004 tarihine altı aylık bir süre vardı.Yazının girişini şöyle yapmışım.

“Bilindiği gibi 15 Ağustos 2004 tarihinden itibaren, 95/16 Direktifinin uyumlaştırılmasına bağlı olarak oluşturulan yeni asansör yönetmeliği zorunlu hale gelecektir. Dikkat edilmesi gereken nokta, bu yönetmeliğin 15 Şubat 2003 tarihinden itibaren yürürlükte olduğu,  hazır olmayan firmalar için 18 aylık bir geçiş süresi verildiğidir. Diğer yönetmeliklerdeki durum göz önüne alınırsa, ek bir uzatma veya uyum süresinin verilmesi söz konusu olmayacaktır.”

Yazının alt bölümünde önümüzde kalan altı, yedi ayın en verimli şekilde kullanılması gerekliliğini anlatmış ve sonuç olarak uygun bir geçiş süreci için yapılması gerekenleri kendimce yedi madde de sıralamışım. Aşağıda özet olarak veriyorum.

  1. Uygulamanın zorunlu hale gelmesine altı aylık bir süre kalmış olmasına rağmen, sektörün geniş bir kısmı gerekli şekilde eğitim alamamış ve bilgilendirilmemiştir.
  2. Dış Ticaret Müsteşarlığı ve Kosgeb mali destek sağlamaktadır. Bu destekler hayata geçirilmelidir.
  3. Asansör Yönetmeliğinin Ulusal kısmının ASTEK’te çok acil olarak tartışılması ve yeniden düzenlenerek, sektördeki haksız rekabeti önleyecek şekilde hayata geçirilmesi gerekmektedir.
  4. Yeni Yaklaşım Direktiflerine göre uyumlaştırılmış olan Asansör Yönetmeliği ve İnşaat Malzemeleri Yönetmeliği, Klasik Yaklaşıma göre hazırlanmış olan ve halen yürürlükte olan İmar Kanunu ve Yapı Denetim uygulaması ile uyumlu hale getirilmelidir.
  5. Sistemin kalıcı olması ve beklenen verimi verebilmesi, Piyasa Gözetimi ve Denetimi Yönetmeliğinin uygulanmasına bağlıdır. Bu yönetmelik hayata geçirilmelidir.
  6. Sektör için hayati önem taşıyan ve haksız rekabetin önlenmesinde önemli bir yeri olan periyodik kontrollerin düzenli şekilde, Belediyelerin politik yaklaşımlarına bağlı olmadan yapılmasının sağlanması gerekir.
  7. Meslek Odaları ve Sanayi Odaları sadece kendi üyelerine değil, yetişebildikleri her yere eğitim vermeye daha fazla özen göstermelidir. Hukuki, teknik ve mali sorumluluklarını yerine getirmeyenlerin, kendi üyeleri dahi olsalar bu örgütlenmeler içinde yer almaları zorlaştırılmalıdır

Mevcut gözüken sorunların, sektörün tarafları arasında bir an önce tartışılması ve çözümlerinin oluşturularak uygulamaya konmasının artık ertelenecek bir zamanı kalmamıştır.

Aradan geçen sekiz ay sonunda durum değerlendirmesi yaptığımda, sekiz ay önceki durumdan pek farklı bir durum göremiyorum. Tek fark Yönetmeliğin zorunlu uygulamasının başlamasıdır. Hala eğitim konusunda kurumlar, üzerine düşeni yapmaya yanaşmamaktadırlar. Özellikle sektörü temsil ettiğini savunan bazı kurumların, genel bir eğitim ve tanıtım çalışması yapmaları beklenirken, Özel bir Onaylanmış Kuruluşun tanıtımı ile uğraşmaları ve bunu iş edinmeleri şaşırtıcıdır. Dış Ticaret Müsteşarlığı ve KOSGEB Destekleri tam olarak hayata geçirilememiş, destekler çok zayıf ve bölgesel kalmıştır. Astek Toplantısı (Temsilcilerden birisi olmam nedeniyle üzülerek yazıyorum) beklenen çözümleri üretmek ve sıkıntıları azaltmak konusunda bir gelişme sağlayamamıştır. Piyasa Gözetimi ve Denetimi çalışmaları ile Periyodik Kontrollerin hayata geçmesi konusunda ciddi bir gelişme bulunmamakta, işin kötüsü uygulanabilmeleri içinde bir çalışma hazırlığı görülmemektedir. Onsekiz ay önce Yönetmeliğin yayınlandığı şartlar veya yukarıda bahsedilen yazının yazıldığı Şubat 2004 tarihindeki şartlarda hiçbir değişiklik olmadan Ağustos 2004 tarihine gelindi. Aradaki tek gelişme, otuz civarında firmanın CE koyma yetkisine sahip olmasıdır. Ancak bu firmaların yarısının imalatçı firma, kalan yarısının da yurt dışı merkezli ve destekli firmalar olduğu düşünülürse, CE işareti koyabilme durumunda olan yerli montaj firmalarının sayısı ortaya çıkacaktır. Bu da durumun ciddiyetini açıkça ortaya koymaktadır.

Eylül 2000 yılında İzmir’de verdiğimiz herkese açık, geniş kapsamlı CE seminerinden bu yana dört yıl geçmiş. Bu süre zarfında Avrupa Birliğine girmeden, Gümrük Birliğine girmenin getireceği olumsuzlukları tartışmayı başka platformlara bırakarak, CE işaretlemesi ve uygulama süreçlerini, artık bundan kaçış olmadığını, Türkiye’nin bir çok yerini dolaşarak anlattık. Bu dört yıl boyunca kulaklarını tıkayıp, hiçbir hazırlık yapmayan, bu süreyi farklı beklentiler peşinde geçiren sektör de, en az uygulamanın diğer tarafları olan kurumlar kadar sorumludurlar.

Artık bu gün kimin daha fazla hata yaptığı, sorumluluğun kimde olduğunu tartışmak yerine, sorunları belirlemek ve uygun çözümlerle, en az zararla geçişi sağlamaya çalışmak ve Ulusal çıkarlarımızın korunması hepimizin ana hedefi olmalıdır.

  1. İnşaatı yıllar önce başlamış, birçok malzemesi yerine takılmış veya bitirilmiş ama bina Oturma Ruhsatı aşamasına gelmediği için, Belediye müracaatı yapılmamış çok sayıda kooperatif binası asansörü vardır. Elimizde gerçek veriler olmamasına rağmen, kooperatif inşaatlarının ortalama yedi sekiz yıl sürdüğü dikkate alınırsa, bu rakamın, dikkate alınması gereken bir rakam olduğu açıktır. Bu asansörlerde malzemelerin çoğu takıldığı ve imalat biçimleri eski yönetmeliğe göre yapıldığı için bir düzeltme yapmakta mümkün değildir.
  2. Farklı etkilerden dolayı işin ciddiyetine inanmamış ama sahip çıkılması gereken bir çok iyi firma, bir anda pazarın dışında kalmış durumdadır. Bütün pazarın, çalışmasını bitirmiş on, onbeş firmaca karşılanması mümkün değildir. Bu durumda sektörün geleceğini oluşturabilecek bir çok firma, sistemin dışına itilecek, mevcut yapılmış ve ruhsat aşamasındaki bir çok asansör içinde ciddi bir çözümsüzlük ortaya çıkacaktır. Aynı sorun ruhsat alamayacak durumdaki binlerce konut içinde geçerlidir.
  3. Bu somut durum sonucunda, yerli montaj firmaları Pazar payının %50 lik bir kısmını kaybetme ile karşı kaşıya kalabilir. Başından beri Ulusal çıkarların korunması için, Ulusal yönetmeliği çıkarma ve savunma durumunda olan sektör, gerçek bir darbe ile karşı karşıya kalacaktır.
  4. Çözümsüz bir problemle karşılaşılması durumunda, çaresizlik içindeki bir çok firma, farklı ve yanlış uygulamalar içine girebilir. Bunu denetleyecek yapılar oluşturulmadığı sürece, bu tür farklı uygulamalar önlenemez ve önleme çalışmaları başladığında iş çoktan çığırından çıkmış olabilir. Büyük beklentilerle ve rekabet gücü kazanarak güçlenme ve disipline girme umutlarıyla başladığımız süreç, tam tersi bir uygulamaya dönüşebilir. Kazanmaya çalıştığımız bir çok iyi firmayı bir anda karşımızda bulma veya kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalabiliriz. Üzerinde önemle durulması gereken bir tehlike olduğu ve bugünkü uygulamadan daha kötü sonuçlar doğurabileceğini dikkate almak gerekir.

Bu düşünceler içinde ASTEK toplantısına gidildi. Önerimiz bir erteleme yapılması yerine, yarım inşaatları zorda bırakmayacak ve iyi niyetli firmalara hazırlık şansı verecek bir çözümdü. Bunun için 15.02.2003 tarihinden sonra İnşaat Ruhsatı almış binalarda Yeni Yönetmeliğin uygulanması teklifi ile Astek Toplantısına gittik.

(Asansör kabinlerine kapı takılması problemi de benzer bir uygulama ile çözülebilmiş ve bütün taraflar için kesin tarih uygulaması kabul edilir bir çözüm getirmişti)

ASTEK TOPLANTISI

Asansör sektörünün beklediği Astek Asansör Ulusal Daimi Teknik Komitesi ilk toplantısını yaptı. Bu toplantıya Sanayi Bakanlığını temsilen Sanayi Genel Müdürü Sayın Dinçer Kara, Sanayi Genel Müdür Yardımcısı Sayın Mesut Gülcüler, Şube Müdürü Sayın Ömer Sarıtaş, Şube Müdür Vekili Sayın Coşkun Kukul, Mühendis Sayın Gül Arı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığını temsilen Sayın Mehmet Başer, Dış Ticaret Müsteşarlığını temsilen  Dış Ticaret Uzmanı Sayın Mustafa Şeker ve Uzman Sayın Devran Alp, TSE yi temsilen Sayın Hakan Ergin, Türkiye Belediyeler Birliğini temsilen Sayın Duygu Dalgıç, MMO yu temsilen Sayın Sezai Uysal, EMO yu temsilen ben Serdar Tavaslıoğlu, Sayın Ertan Beyazıt ve Sayın Ertuğrul Yemişçioğlu, Aysad’ı temsilen Sayın Selçuk Dikmen  ve Sayın Ercüment Hızal, Anasder’i  temsilen Sayın Akif Temelli ve Sayın Bahadır Altun, Eaysad’ı temsilen Sayın Atlan Or katıldılar. Sektör temsilcileri ve bizler Meslek Odaları temsilcilerinin bu toplantıdan yukarıda bahsettiğim sorunlara çözüm ve bir yöntem bulunacağından emin idik.

Sektör sorunlarının geniş bir tartışma ortamı içinde tartışılacağı ve bazı çözüm önerilerinin gündeme geleceği beklentisi içinde başladığımız toplantıda,  her kesim kendi sorunlarını iletti. Ancak Aysad Temsilcisi Sayın Selçuk Dikmen’in “Sektörün %70’ini temsil ettikleri ve sektörün hazır olduğu” savı ve gene Aysad Temsilcisi Sayın Ercüment Hızal’ın “Herhangi bir asansöre 300-400$ ek ilave ile asansörün CE li olabileceği” yönündeki inanılması güç savı, toplantı gündemini oldukça değiştirdi. Sanayi Genel Müdürü Sayın Dinçer Kara’nın da “Sektör bu işe hazırsa yapılacak başka bir şeye gerek yoktur” düşüncesinin oluşması, toplantının ana kararını oluşturdu. Bu savları çürütmek için yapılan çabalar bir sonuç vermeyince, herhangi yeni bir karar almadan 17 Eylül’de yeniden toplanmak üzere toplandı dağıldı.

Umudumuz 17 Eylül’de yapılacak toplantıda sorunların genişçe tartışılması ve mantıklı çözümlerin gündeme gelmesidir. Bu toplantıda alt teknik komitelerin kurulması da gündeme gelecektir. İmalatçıların temsil edildiği bir komite, montaj firmalarının temsil edildiği bir komite ve teknik gelişmeleri takip edecek bir komitenin oluşturulması da beklentilerimiz içindedir. Umarız 15 Şubat 2003 önerisi dikkate alınır ve tartışılır. Baştan ön yargılı olarak başlayacak bir toplantının, çözüm getirebileceği konusunda şüphelerimiz olduğu açıktır. Yerli Sektörün kendi çıkarlarını koruyabilmesi için bir an önce derneklerini güçlendirmesi ve tribünden inmesi gerekmektedir. Hiçbir şey yapamayanların, yapmaya çalışan temsilcilerini desteklemeleri bile bir şeylere başlamanın ilk adımlarını oluşturacağını düşünüyorum.

Bunların yanı sıra Asansör Dünyası Dergisi son sayısı üzerinde durmak istiyorum. Asansör Dünyası Dergisi son sayısında İzmir Asansör Fuarını ele almış. Katılmadığımız bazı yorumlarda da bulunmuşlar. Tabi ki dergide bu konuda fikir belirten makalelere de yer verilmiş. Makaleleri biraz üzülerek biraz sevinerek okudum. Bunları da belirtmeden geçemeyeceğim.  Sayın Selçuk Dikmen’nin makalesinde, Aysad’ın eğitim çalışmalarına başlaması kararı ve bu konuda geç kaldıklarını, sürece etkili bir katkıda bulunmadıklarını görmesi olumlu bir yaklaşım. Ama aynı yazıda Sayın Selçuk Dikmen’in “eski model Modül, modern Modül” gibi bir yorum getirmesi, modülleri firma yapısından bağımsız, herkese uyacak modern bir Modül anlayışı oluşmuş gibi sunması, zaten karışık olan değerlendirmeleri iyice karıştırmaktan öte bir yarar getirmez. Bu tür yanlışlara yol açabilecek değerlendirmeler konusunda daha dikkatli olunmalıdır.

Aynı sayıda çıkan bir diğer makale Sayın Sinan Divarcı’nın makalesi idi.  Gene aynı sayıda Eaysad fuar makalesinde, isteyenlerin Fuar Katılımcıları isim ve adreslerini temin edebilebileceklerini ve sayının 65 olduğunu belirtmiş, ayrıca fuar etkinlik programını vermiş olmasına rağmen, Sayın Sinan Divarcı’nın bu tür bir yaklaşımını anlaşılır bulmak mümkün değil. Sayın Sinan Divarcı bir araştırma yapmadan, kandırıldığını ve dolandırıldığını ima ederek, “Nerede abi bu Ruslar” diye soruyor. Asansör Dergisinde çıkan Fuar resimlerine bakarsa, Rusların fuar alanı içinde olduklarını görecektir. Eğer kendileri bir ilişki kuramadı ise bunun suçunu başkalarında aramak, hem de kötü bir şekilde başkalarını suçlamak uygun olmaz diye düşünüyorum. Bazı firmalar biraz gayretle misafirler ile uzun zaman geçirme fırsatını buldular. Her ne kadar bu sorun, Efor Fuarcılığın ve Eaysad’ın cevaplaması gereken bir soru ise de, fuarda emeği geçen bir kişi olarak, böyle bir yaklaşımı kabul etmediğimi belirtmek isterim.. Malzemesi zarar gören Sayın Sinan Divarcı’dan özür dilemek ve zararını tazmin etmek gerekir. Her fuarda eksik ve yanlışlıklar olacaktır. Ama Fuar hakkında bu kadar çaba gösteren, iyi niyetle bir şeyler yaratmaya çalışan insanların emeğine, böylesine ağır, alaycı ve öfke ile yaklaşılması,  hepimizi hem üzdü, hem şaşırttı. En fazla ihtiyaç duyduğumuz şey, biraz tolerans ve anlayış. Hiç olmazsa bir şeyler yapmaya çalışanların hevesini kırmayalım, destekleyelim.

Önümüzdeki günlerin sektörümüz için iyi gelişmeler getirmesi dileğiyle,

Serdar Tavaslıoğlu

Elk. Müh.

Astek EMO Temsilcisi

Bir yanıt yazın